Antik Kenti, Taş Evleri, Kara Ağaçları ve Zindanıyla: Karaağaç Köyü

Eskiçağ’dan itibaren birçok millete ve medeniyete beşiklik etmiş yerleşim yerlerinden olan Biga’nın Karaağaç köyündeyiz. Taş evleri, kara ağaçları, antik dönem kalıntıları, şelaleleri, karacaları, meşe ağaçları, ardıçları, sarı çiğdem çiçekleri ve köy girişinde sizi karşılayan koca çınar ağaçlarıyla Biga’nın yeşile ve doğal güzelliklere sahip köylerinden bir tanesi Karaağaç.

108 köye ev sahipliği yapan Biga’nın Batı yönünde yer alan ve ilçeye yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta olan Karaağaç köyü, 93 harbi dediğimiz 1877-78 Osmanlı-Rus savaşından sonra Bulgaristan’ın Razgart kasabası Karaağaç köyünden gelen 5 hanenin, Aşağıköy obasında yaşayan yörükler ile birleşerek kurdukları bir köy.

Karaağaç köyünün yaklaşık 2-3 kilometre aşağısında kalan eski köyün kalıntıları hala duruyor. Bulgaristan’daki köyün adını yaşatmak ve o yıllarda bölgede bolca kara ağaç olmasından dolayı köye Karaağaç adı verilmiş. Karaağaç’ı hem köyün gençlerinden hem de aza olan Bircan’la gezdik. Muhtarımız Metin Korkut’a, köyde hummalı şekilde süren alt yapı çalışmasında traktörün üstündeyken selam verdik.

Yaklaşık 4 saat süren köy gezimizde Bircan bizi Efkiya taşına, hala gizemini koruyan Zindan çukuruna, diğer doğal güzelliklere götürdü. Yorucu ama çok güzel bir yürüyüşün ardından köy kahvemizde Metin muhtarımızla yorgunluk çayı içtik. Muhtarımızla A’dan Z’ye yeniledikleri ve Kütahyadan gelen ustaların çini döşediği köy camisini ziyaret ettik. Bircan’a, Muhtarımıza ve köy sakinlerine misafirperverlikleri için teşekkür ediyoruz. Sonbahara adımladığımız günlerde ilk ziyaretimizi yaptığımız Karaağaç köyünü kış aylarında yine gezeceğiz.

Bir yanıt yazın