Çanakkale’nin iki popüler köyü: Adatepe ve Yeşilyurt

Son yıllarda köye dönüp organik hayata atılanlar, eski tarihi köyleri keşfetmek için yola düşmeler, köy özlemleri derken Türkiye’nin tarihi ve doğal güzelliklerini barındıran köyleri bir bir keşfediliyor. Bazı köyler de kapitalizmin eline düşüp şehirden farkı kalmıyor. Bursa’nın Cumalıkızık köyü böyle oldu mesela. Çok fazla ziyaret olunca ticarethaneye döndü. Köy keyfi kalmadı. Çanakkale’nin Adatepe ve Yeşilyurt köyleri ‘köy’ olarak kalmayı başarabilmiş olarak ziyaretçilerini bekliyor. Aslında Edremit Körfezi’ne bakan o bölgedeki birçok köy taş evleri, Arnavut kaldırımlarıyla bakirliğini koruyor. İnşallah oldukça popüler olan ve bilinirliliği günden güne artan Adatepe ve Yeşilyurt Köyleri de kapitalizmin eline düşmez…

Ancak tüm bunların yanında dikkat çeken şey ise otel konaklama fiyatlarının oldukça yüksek olması… Günübirlikçiler ise köylerin keyfini çıkarıp dönüyor.

Köyün en tepesine kurulan otelden manzara bu şekilde.

Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Yeşilyurt ve Adatepe Köyleri bozulmamış yapısıyla varlığını sürdürüyor. Sırtını Kazdağlarına dayayan köylerin manzarası ise Ege Denizi. Gizli güzellik diyemeyiz çünkü keşfedilmiş ve yoğun bir ziyaretçi çekiyor. Çevresindeki diğer köyler ise keşfedilmeyi bekliyor.

Siz de Yeşilyurt Köyü, Adatepe Zeytinyağı Müzesi, Adatepe Köyü, Zeus Altar’ı ve Mıhlı (Başdeğirmen) Şelalesi’ni kapsayan bir Ayvacık gezisi yapabilirsiniz.

YEŞİLYURT KÖYÜ

Kaz dağlarının eteklerinde, çam ve zeytin ağaçlarının içinde, şirin otelleri, arnavut kaldırımları ve en önemlisi taş evleriyle kendini sevdiren Yeşilyurt Köyü… Çanakkale’nin gizli güzelliği ve Küçükkuyu’nun gözbebeği olarak sırtını oksijenin en bol olduğu yerlerden biri olan kazdağlarına dayamış, karşısında Ege denizi ile huzuru ve dinginliği sunuyor. Türk Çepni boyundan Büyükçetmi köyü olarak Rumlara, 1923’ten sonra ise yeniden Yeşilyurt adıyla Türklere kalan bir miras burası. Evlerin her karesinde Rum taş ustalarının emeği var. Yeşilyurt kapitalizmin eline düşmemiş bir değerimiz olarak sizi bekliyor.

Yeşilyurt Köyü’nün tarihçesi?

Anadolu’nun çeşitli yerlerinde hüküm süren Çepni boyu Oğuz boyundandır ve denize yakın yerlere yerleşmişlerdir. Ege denizine bakan yamaçta kurulan Büyük Çepni ve Küçük Çepni Köylerinde yüzyıllar boyunca Türkler ve Rumlar yaşamış. Çepnilerin yöresel adı ise Çetmi’dir. 1923 Lozan Barış Antlaşması kapsamında gerçekleşen Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesinden sonra Büyük Çepni köyünün adı Yeşilyurt olmuş. Küçük Çepni ise bugün Küçükçetmi olarak varlığını sürdürmektedir ve Yeşilyurt köyüne paralel tepededir. Aralarındaki uzaklık sadece 6 KM’dir. Yeşilyurt’a o yıllarda Girit ve Midilli adalarından gelen Türkler yerleşmiş. Köydeki Rumlar ise bu adaya gitmiş. Onlardan geriye kalan ise tarihi taş evlerdir.

Küçükçetmi ismini bugüne taşımış ve varlığını bu isimle sürdürüyor. Civardaki Nusratlı, Ahmetçe, Kayalar, Sazlı, Büyükhusun, Behramkale köyleri de arazi yapısı gereği taş evleri ile ünlüdür.

Yeşilyurt Köyü’nde ne yenir, nerede kahvaltı yapılır?

Köyde birçok butik otel ve cafe/restaurant bulunuyor. Biz kahvaltımızı Öngen Country Hotel’de yaptık. Pişileri, ev yapımı reçelleri, Ezine peynirleriyle lezzetli bir kahvaltı sunuyor. Açık büfe olan kahvaltının kişi başı fiyatı ise 40 TL. Yine köy meydanındaki konak ve cafelerde de kahvaltınızı yapabilirsiniz.

Öngen Country Hotel, köyün en tepesine kurulmuş ve güzel bir köy manzarası sunan bir otel.

Ayrıca köye özgü Manlama (Kıymalı pide benzeri bir yiyecek ve üzerinde yoğurt ve sos dökülerek servis ediliyor) yiyebilirsiniz. Ayrıca köyde; Gözleme, mantı, kasap köfte, tost, zeytinyağlı ev yemekleri (Taze fasülye, börülce, bamya, kabak çiçeği dolması, girit tabağı) bulunuyor.

Köyün en şirin otel ve cafelerinden… Köye gelip de burada fotoğraf çekinmeyen herhalde yoktur.

ADATEPE KÖYÜ

Edremit Körfezi’nde Kazdağları eteklerinde yer alan bir diğer tarihi köy ise Adatepe…

Son zamanlarda oldukça popüler olan köye başta mega kent İstanbul’dan olmak üzere Türkiye’nin her yerinden ziyaretçiler akın ediyor. Köyün arnavut kaldırımı sokaklarında dolaşıp, taş evlerin dokusunu hissedip, keçi sütü ve otlu dondurmanın lezzetine varıyorsunuz. Böcek ve kuş sesleri eşliğinde huzuru buluyorsunuz. Çam ve zeytin ağaçlarının içinde bulunan Rumlardan kalma taş evlerin 2-3 milyon liraya satıldığı Adatepe’de Ege denizine (Edremit Körfezi) açılan bir kapı gibi Zeus Altarı bulunuyor. Zeus’un da burada yaşadığı ve Truva savaşını izleyip yönettiği İlyada destanında yer alıyor.

Adatepe Zeytinyağı Müzesi

Yeşilyurt Köyü’nden Adatepe’ye hareket edersiniz mutlaka Türkiye’de türünün ilk örneği olan 17 yıldır ziyaretçilerini ağırlayan Adatepe Zeytinyağı Müzesi’ni ziyaret edin. Zeytinlerin nasıl işlendiğini anlatan onlarca tarihe tanıklık eden alet, eşya ve ürünleri inceleyin. Zeytinyağı saklama küpleri, zeytinyağı sabunu üretim aşamaları oldukça dikkatinizi çekecek.

Müzenin hemen yanında bulunan satış mağazasında ise sabun, zeytin özlü kolonya, zeytin, zeytin ezmesi ve zeytin ağacından yapılan kaşık-çatal da da satın alabilirsiniz.

Adatepe Köyü’ndeki fiyatları 2-3 milyonu bulan otantik yapılı taş evleri gördüğünüzde insan adeta büyüleniyor ve buradan hiç gitmek istemiyor. İşte onlardan bir tanesi masaldan fırlamış bir ev gibi…

1989 yılında sit alanı ilan edilmesinin ardından tarihi dokusu korunan Adatepe köyü, temiz havası, doğası, sessizliği ve otantik yapısıyla özellikle son yıllarda yüksek gelirli ailelerin gözdesi haline geldi. Köylülerin yüksek rakamlara sattığı binalarda yaşayanların çoğunluğunu ise Ankara, İstanbul ve İzmir’den gelen aileler oluşturuyor.

ZEUS ALTAR’I

Adatepe Köyü’nü gezdikten sonra görülecek ve size Edremit Körfezi’nin kapılarını açacak olan Zeus Altarı’nı ziyaret etmek gezinizi müthiş bir manzarayla noktalamanız demektir.

Zeus Altar’ına ulaşmak için yaklaşık 1 KM’lik yola yayan olarak düştüğünüzde Adatepe Köyü, çam ağaçlarının arasından tüm güzelliğiyle sizi gözlüyor olacak.

Zeus Altar’ına yürümek istemeyenler için köyden bir girişimci çözüm bulmuş. Zeus Altar’ına at üzerinde de gidebilirsiniz. 1 kişinin fiyatı 20 TL. Son günlerde hayvanseverlerin tepkisiyle İstanbul adalarda faytonlar kaldırılmış olsa da atlara binerek altara ulaşmak size kalmış bir durum.

Zeus Altar’ı’nın hikayesi nedir?

Altar sunak demektir. Tanrıların kralı olarak adlandırılan mitolojik kahraman Zeus ve krallığı tarafından burada tanrılara adaklar adanır ve kurbanlar kesilirmiş. Kanları bu noktadan denize akıtılırmış. Zeus’un 9. karısı Hera’ya burada aşık olduğu söylenir. Onunla Kazdağlarında öyle görkemli düğün yapmış ki tüm tanrılar ve tanrıçalar bu düğüne hayran kalmış. Merdivenlerden çıktığınız zaman sunağın üzerinde bir su sarnıcı da var. Burası zamanla kurumuş durumda. Kesilen kurbanların kanları bu sarnıçtan alınan suyla denize akıtılırmış. Eskiden bu nokta limanmış. Eskiden gemiler tepe noktaya kadar yanaşıyormuş. Manzaradan görülen yerler ise Ayvalık, Cunda Adası, Akçay, Güre, Altınoluk, Mıhlı, Küçükkuyu ve Asos olarak devam ediyor. Tam karşısında kalan yerler ise Yunanistan adaları.

Homeros, İlyada Destanında Tanrıların İda Dağında yaşadıklarından ve Troia (Truva) Savaşını buradan izleyip yönettiklerinden söz eder. Tanrılar Tanrısı Zeus’un da burada yaşadığı ve savaşı izleyip yönettiği yine bu destanda yer alır. Öte yandan ilginç olan bir şey de Zeus Altar’ından Çanakkale-İzmir yolu ve tüm beldeler görünüyor. Araçları, insanları görüyorsunuz. Ancak konumu öyle dikkat çekici ki yoldan yani aşağıdan bulunduğunuz konum kesinlikle görünmüyor!

MIHLI ŞELALESİ

Ayvacık gezinizi Mıhlı (Başdeğirmen) Şelalesi’ni de görerek tamamlayabilirsiniz. Şelalede yüzebilir ya da ayaklarınızı sokabilirsiniz. Doğal güzelliğiyle kendisine hayran bırakan şelalenin hemen kenarında yer alan banklarda oturabilirsiniz. Adatepe Köyü’ne 10 KM olan Mıhlı Şelalesi, İzmir-Çanakkale Karayolu’na ise 5 KM uzaklıkta. Mıhlı’da Rumlardan kalma bir değirmen var.  Roma döneminden kalma kemerli bir köprü de değirmeni oldukça etkileyici hale getiriyor. Özellikle sonbaharda burası çok daha güzel…

Bir yanıt yazın