Osmanlı Devleti’nin günümüze ulaşan köylerinden biri olan Cumalıkızık Köyü, 700 yıllık özelliğini koruyarak binlerce ziyaretçiyi kendine çekiyor. Yurt içi ve yurt dışından turistler köye akın ediyor.
Bursa’nın büyükşehir olmasıyla birlikte Yıldırım ilçesine bağlı bir mahalle olarak varlığını sürdüren Cumalıkızık Uludağ’ın eteklerinde 700 yıllık tarihiyle ayakta duruyor. Öz be öz Osmanlı köyü olarak buram buram tarih kokan Cumalıkızık yeşili, kaynak suları, daracık taş sokakları, otantik evleri ve gerçek bir köy atmosferiyle adeta misafirlerini büyülüyor. Her geçen gün kendine çektiği yerli ve yabancı turist sayısında artış yaşanırken özellikle Arap turistlerden büyük ilgi görüyor. Bu arada Bursa’nın son yıllarda Arap turist akınına uğradığını öğreniyoruz. Cumalıkızık köylüleriyle konuştuğumuzda da Arap turistlerin köyü çok sevdiğini ve özel turların düzenlendiğini ifade ediyorlar.
CUMALIKIZIK KÖYÜNÜN TARİHİ
Köyün kuruluşu 1300’lü yıllara kadar uzanıyor. Oğuzların 24 boyundan biri olan Kızık boyu, 13. Yüzyılın başlarında Anadolu’ya gelir. Zaman içerisinde Bursa yöresine yerleşen boy, Osmanlı Devleti’nin Dimboz Zaferi’nin ardından Kestel, Bursa, Kite ovalarıyla birlikte Apolyont Gölü’ne kadar uzanan topraklarda yaşamaya başlar. İşte Kızık köylerinin sakinleri de bu tarihten sonra köylerini kurar. Uludağ’ın eteklerindeki bu köylerden Cumalıkızık, Hamamlıkızık, Derekızık, Fidyekızık ve Değirmenlikızık olmak üzere beşi günümüze kadar ulaşmış. Aralarında orijinal dokusunu korumuş olan ise Cumalıkızık olmuştur.
SON YILLARIN EN POPÜLER KÖYÜ
Unesco Dünya Mirası Listesi’nde bulunan Cumalıkızık Köyü son yıllarda büyük bir popülerlik kazandı. 2002-2004 yılları arasında yayınlanan ‘Kınalı Kar’ dizisi ise köyün kırılma noktası oldu. Şehir hayatının keşmekeşliğinden kurtulmak ve köy havası solumak isteyenlerin uğrak yeri haline gelen köy, ticarileşmeyle birlikte bugün hala yaşayan ticari kültürü ve kırsal yaşamın devamlılığı ile birlikte erken dönem Osmanlı yaşam şekli ve vizyonuna iyi bir örnek teşkil ediyor.
Köye giriş yaptığınızda taş döşemeli yoldan yürümeye başlıyorsunuz. Köyün meydanında büyük bir çınar ağacı bulunuyor. Çınar ağacı tescili yapılmış anıtsal bir değer olarak yaşlanmaya devam ediyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Yıldırım Belediyesi tarafından yaptırılan, üzerinde bilgilerin yer aldığı iki taş dikkat çekiyor ve ilk fotoğraflar ağaç ve taşlar önünde geliyor. Ardından hemen köyün tarihi evleri göze çarpıyor ve yol boyunca sıralanmış yöresel ürünleri satan köylüler…
Köyü adımlamaya başladıkça kerpiçten yapılmış tarih kokan evler, renk renk duvarlar, kapı tokmakları, yüzyıllık eşyalar, sokak çeşmeleri ve daracık sokaklar adeta sizi 700 yıl öncesine götürüyor.
TARİHE MEYDAN OKUYAN KERPİÇ EVLER
Osmanlı kırsal mimarisinin en görkemli köy yerleşimlerinden biri olan Cumalıkızık, tarihi, doğal ve kültürel değerleriyle adeta bir açık hava müzesi görümündeyken köyde 270 dolayında ev bulunuyor. Yaklaşık 120 evde halen oturulurken, bir çok ev ve tarihi eserde de restorasyon çalışmaları sürüyor. İki ve üç katlı olan evleri, ahşap hatılı moloz taş duvar üzerine oturtulmuş, ikinci ve üçüncü katlar ise ahşap iskeletli ve kerpiç dolgulu olarak işlenmiş. Çift kanatlı kapıdan toprak zeminli avluya (bahçeye) giriliyor.
Avluda kiler, ahır, samanlık ve tuvalet yer alıyor. Evler yazlık ve kışlık olmak üzere dizayn edilmiş. Uludağ’ın yamaçlarında yer aldığı için kış mevsimi çok soğuk oluyormuş. Bu nedenle alçak tavanlı ikinci katlar kışlık, yüksek tavanlı üst katlar ise yazlık olarak kullanılıyormuş. Ara kata ise ‘Böcekhane’ adı verilip, burada ipek böceği yetiştiriliyormuş. Evin en üst katı günlük yaşantının olduğu ‘hayat’ adı verilen dış sofadır. Bu sofa günlük işlerin yapıldığı mekandır. ‘Hayat’ın etrafında sıralanan odalar ise ocaklı, sedirli, sergen denilen gömme dolaplı ve gusülhanedir. Bu yapı kendi içinde bir daire şeklindedir. Bugün evlerin neredeyse tamamı işletmeye açık durumda. Köyde 133 tescilli yapı bulunuyor. Bunların ikisi cami ve hamam olmak üzere anıtsal yapı, 128’i de sivil mimarlık örneği. Özellikle tarihi camisi ve hamamı görülmeye değer. Bu arada Cumalıkızık’ın isminin de Bursa’nın fethinden sonra bölgedeki ilk Cuma namazının burada kılınması ve Kızık köylerinin de burada toplanmasından geldiğini öğreniyoruz.
CUMALIKIZIK KÖY MÜZESİ
Osmanlı’ya da başkentlik yapan Bursa’nın Unesco Dünya Mirası Listesi’ne girmesinin birinci yıl dönümünde ziyarete açılan ‘Cumalıkızık Köy Müzesi’ 2 kattan oluşuyor. Köy halkının kullandığı tarımsal aletler ve günlük yaşam eşyaları gibi günlük ürünlerin sergilendiği müzede, köyün kuruluşundan günümüze uzanan tarihi ve Kızık köylerinin somut olmayan kültürel mirası ile ilginç adetleri anılmaktadır. Köyün tarihi Cumalıkızık Camii’si karşısında bulunan müzeyi ücretsiz olarak gezebilir, tarihe tanıklık ederek bu anları ölümsüzleştirebilirsiniz.
DÜNYANIN EN DAR SOKAĞI CUMALIKIZIK’TA
Taş ve dar sokaklarıyla dikkat çeken Cumalıkızık’ın alt yapısının da 700 yıllık olması bizi şaşırtıyor. Yani yüzyıllar önce köy kurulurken alt yapı ve kanalizasyon sistemi (gider) sokakların altına alınmış. Dünyanın en dar sokağının da bu köyde olduğunu öğrendik. Merak içinde en dar sokağa adımladık. Sokağın adı Cinaralığı Sokağı.
İlginç hikayesi ise şöyle; “Efsaneye göre Kurtuluş Savaşı sırasında Yunan askerleri köyü basar ve köylüyü camiye toplar, camiyi de yakmaya karar verir. Ancak köylüler bir fırsatını bulup camiden kaçar ve iki sokağın arasındaki dar aralıktan geçerek Türk askerlerinin yanına ulaşır. Ancak Yunan askerleri bu noktaya geldiğinde gözlerine inanamaz. Çünkü bir insanın burada düz yürümesi bile imkansızdır. Yunan askerleri ‘Buradan insanlar kaçamaz. Bu olsa olsa cinlerin işidir’ der. Ve o günden bu güne kadar geçen sürede aralığın adı ‘Cin aralığı’ olarak kalır. Daha sonra bu aralığa ‘Cinaralığı Sokağı’ adı verilir.”
NASIL GİDİLİR?
Hafta içi yoğunluğun daha az olduğu köyde hafta sonu neredeyse adım adım ilerleniyor. Eğer kendi aracınız ile köye gidiyorsanız, Yıldırım ilçesi Ankara Yolu Caddesini takip ediyorsunuz. Belirli aralıklarla konulan tabelaları da takip etmeniz yeterli olacaktır. Eğer aracınız yoksa Bursa merkezden kalkan dolmuşlarla yaklaşık 20 dakikalık bir yolculuk sonunda köye ulaşabiliyorsunuz.
NEREDE YENİR? NEREDE KALINIR?
700 yıllık bir efsane olan Kızıklar, tarihi ve kültürel dokusuna ek olarak ormanı, sivil mimarisi, kaynak suları, kestanesi, ahududusu, böğürtleni, çileği, kirazı, cevizi ve diğerleriyle ‘özel’ bir bölgenin adı olduğu için ürünleri de lezzetli ve bereketli. Köyde neredeyse herkes evini işletmeye açmış ve girişimci olmuş.
Köy meydanına geldiğinizde ilk olarak sizi karşılayan yöresel ürünleri satan köylüler oluyor. Köyün anneleri kendi elleriyle sarma sarıyor. Doğal köy usulü reçeller, salçalar, turşular, erişteler, tarhanalar, köy ekmekleri ve birçok yiyecek dolabınıza girmek için bekliyor. Günlük olarak toplanıp satılan dağ çileği ve incir de satın alacağınız ürünler arasında. Köye sabah saatlerinde ulaştığınızda yapacağınız en güzel şey serpme köy kahvaltısına oturmak olacak. Bununla birlikte köy mantısı, gözleme, menemen, alabalık, testi kebabı, saç kavurma, ızgara et ve köfte yiyebilirsiniz. Eğer köyde kalmak istiyorsanız konaklama tercihiniz ise köy konakları olacaktır.
Son olarak şunu tavsiye edebiliriz: Uludağ’ın güzellikleriyle coştuğu eteklerinde yürüyüş yapabilirsiniz. Yürüyüş parkurunun bulunduğu yeşillik içinde kendinizi doğaya bırakıp, su kaynaklarından buz gibi su içebilirsiniz.